Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES), tüm illerden ses yükseltti; “Sağlıksızlık üreten, bebeklerimizin canına kasteden bu sistemi birlikte değiştireceğiz!”
Ordu’da da SES Şube Başkanı Tülay Karadeniz, yaptığı basın açıklamasında, 3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulamasına hız verilen Sağlıkta Dönüşüm Programının tüm itirazlara rağmen yaşama geçirilmeye çalışıldığına dikkati çekerek, “Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın, toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür” dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türkiye’nin dört bir yanında, sağlık sistemine dair endişelerini ve taleplerini yüksek sesle dile getiriyor. Ordu’da da düzenlenen basın açıklamasında SES Şube Başkanı Tülay Karadeniz, 3 Kasım 2002’de AKP’nin iktidara gelmesiyle hızlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, toplum sağlığına zarar verdiğine dikkat çekti. Karadeniz, “Sağlıksızlık üreten, bebeklerimizin canına kasteden bu sistemi birlikte değiştireceğiz!” diyerek, sağlık hizmetlerinin toplum yararına sunulması gerektiğini vurguladı.
Karadeniz, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, özellikle maddi kaygılarla yürütüldüğünü belirtti. Bu programın, sağlık sistemini zayıflatarak hasta kuyruklarının oluşmasına, ilaç erişiminde zorluklara ve sağlık hizmetlerinin parçalanmasına yol açtığını ifade etti. SSK ve Sağlık Bakanlığı arasındaki ayrılıklar, hastane ortamının insani olmayan koşulları ve koruyucu sağlık hizmetlerinin yok sayılması gibi konulara dikkat çekerek, toplum sağlığının nasıl olumsuz etkilendiğini ortaya koydu.
Karadeniz, özel hastanelerin sayısındaki artışın, sağlık hizmetlerinin kalitesizleşmesine ve sağlık sisteminin ticari bir alan haline gelmesine neden olduğunu belirtti. “Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen bu sistem, halkın sağlık ihtiyaçlarını göz ardı ediyor” dedi.
“Sonuç olarak sizin yap-boza dönüştürdüğünüz sağlık sisteminin toplum sağlığına yararı olmadığı açıktır” diyen SES Şube Başkanı Tülay Karadeniz, açıklamasını şöyle tamamladı;
“Salgın ve sonrasında deprem bunu daha görünür kılmıştır. “Sağlıkta devrim” diye allayıp pulladığınız “sağlıkta dönüşüm” programınız çökmüştür. Bizler başka bir sağlık mümkündür ve zorunludur diyoruz;
* Rant ve kâr amaçlı değil, sağlık emekçisi ve başvurucular arasına para ilişkisinin giremediği, koruyucu hizmetlerin öncelendiği toplum için sağlık,
* Pıtrak gibi çoğalan özel sağlık kurumlarına değil kamu sağlık kurumlarına yatırım, Sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi,
* Bireysel ve tedavi merkezli değil, toplum ve bölge tabanlı koruyucu sağlık,
* Taşeron, sözleşmeli, 4/B,4/C,4/D, 3+1 değil tek ve kadrolu çalışma,
* Performans değil, emekliliğimize yansıyacak temel ücret ve ücretlerimizde artış,
* Devasa şehir hastaneleri değil topluma yayılmış, ulaşılabilir sağlık kurumları,
* Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye devam edeceğiz.
İşte bu dediklerimizi kaile almadığınız bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kar aracına dönüştürdünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz.
Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz!
Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dâhil edeceksiniz!
Kar ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dâhil edeceksiniz!
Kamu hastanelerindeki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz! Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz! Özel hastaneleri ya kamulaştıracaksınız ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edecek ve hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasının önüne geçeceksiniz! Madem özel hastane istiyorsunuz bırakın özel kalsınlar. SGK’dan yani halkın vergilerinden beslemeyeceksiniz!
Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz! Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz!
Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz.”